30 Aralık 2010 Perşembe

Deniz Kokusu...

''Deniz kokusu'' Boyle bişey duydum bugün hoşuma gitti :)
Bide bugün açıkogretim bürosunun onunden geçerken büroyu yenilediklerini gördüm.Ne halt etmeye yeniliyorlarsa tamda odemelerin kayıt yenilemelerin bittiği donemde '' aldığımız paralarıda boyle duvarlara sıvarız abicim'' der gibi.
Her neyse deli oluyorum şu açıkogretim muabbetine.
Güzel sohbetler ettim bugün ,güzel bi kadınla gorduğum en güzel ellerdi sanırım o eller .
Kadınların en çok dikkat etmesi gereken uzantıları bence elleri :)

26 Aralık 2010 Pazar

Foie gras...

Dünyanın yaptığı haltı takip ediyorum diyorsanız tatmanız lazım bu şeyi...
Sanırım gozümü yaşartan tek lezzet.
Ama gerçekten gozumu yaşartan.
Bildiğin tadarken lezzetinden gozlerimin yaşardığı heyecandan tüylerimin ürperdiği tek lezzet.

Arman kırım ın dediği gibi,Bu dünyadan olmayan bir lezzet lan!!!!

Eğer aşcıysanız yaptığınız yemeğin sizi ağlatmasını istiyorsanız bunu bi tadın.Mutfaklarda yaşlanmadan mutlaka deneyin.

21 Aralık 2010 Salı

Küçük Işıltılı Bir Pırlanta Kutusu ...

Parisin pastaneleri, macaroncuları için kullanılan benzetme.
''ışıltılı pırlanta kutuları'' gibi herbiri . Macaroncu da bizdeki adı kestanecı gibi macaroncu diyor turk milleti.
''Le duree'' parisin en iddalı tabi ki '' pierre herme'' den sonra ikinci en iyi macaron yapan pastanelerinden biri olarak geçiyor .
Bikaç zaman once açıldı Türkiye'de ve tabi ki bebekte ''Le duree ''.
Daha sade bir pırlanta kutusu bebekteki dükkan .Parisin o macaron ve pastanelerinin yanında.Bana gore çok daha sıcak.
Neyse, çok sevmediğim tatlı şekerli ,yapış yapış şeyleri beğendiğimi tek başıma ,beğenmediğimi paylaşarak yedim:) .Ve beş çeşitten sadece birini tek başıma yedim.:)
Sonra şu karara vardım bizim ''Divan'' pastanesinin macaronları daha güzel cidden.Sizde bi deneyin bakalım.Zira yine bu anlattığım şekilde denemiştim Divan dan aldıklarımın hepsini tek başıma yemiştim :)

19 Aralık 2010 Pazar

Çiya aaaaaaaaa

Kadıkoy'e gittim bugün hayatımda ilk defa.Ne ayıp dimi ilk defa gittim resmen.İlk defa gittiğim biyerde de iki dostuma rastladım .Bitanesi de senelerdir gormediğim çocukluk arkadaşım.Bi düşündüm daha mı çok keşfetmeliyim lan acaba kadıkoy u diye :)
Siz işiniz olmasa çukurcuma ya gelirmisiniz veya biri bahsetmese ''çukurcuma da bi antikacılar var abi eski istanbul heryer '' biri bahsedecek veya okuyacaksınız biyerde de ancak oyle.Hıı işte bende bugün Çiya ya oyle gittim .Çiya yı okudum,duydum,bisürü kişiyle konuştum şoyle biyer ,oyle biyer diye.
Dengesiz bi arkadaşım var Onur gastronomi okuyup ,deliler gibi yemek kovalayan onunla birlikte gittik.

Ve sonunda gittik hatta gastronomi okuyan bi çocuk baktı masamızada . Hoşuma gitti gastronomi okuyup meraktan orda çalışması.

Çiya yı çok kafanızı ütülemeden kısaca anlatayım .Musa Dağdeviren var mutfağında sıcak bi esnaf lokantası çizgisinde biyer oyle kazanla yemek yok.Orta boy tencereler ,tenceredeki bitti mi farklı bi çeşit geliyor .
O sıcakta çok bekletmemek için çok büyük olmayan tencereler .
Adamın derdi koylerde orda burda topladığı reçeteler otlar ,malzemeler onları orjinal koyde yediği şekilde yapmak.Tabi her çeşidi boyle değil her
esnaf lokantasında yediğiniz yeşil fasulye felanda var ama onlarda lezzetli olması gerektiği gibi yani.
Şevketi bostan ,kanlıca mantarı ,kuru patlıcan dolması karadut şerbeti ,sumak şerbeti yedik içtik canınız çekmesin de.
Çeksin lan ne çekmesin çeksinde gidin.Zira benım hoşuma gitti bikaç arkadaşımla konuştuğumuz da tuzsuz vs. diye biçok şey diye duymuştum ama benim tuz oranım yüksek olmasına rağmen tuz atmadım hiçbişeye.
iyiydi totalde herşey
Yalnızz!!! Çiya oyle kalmalı şube açmadan abuk subuk gereksiz concon bi mekana donuşmeden oyle kalmalı o yemekleri tencerede gormeli insanlar .Bu tarzı tutupta fine dining bi restorana işlemeye çalışırlarsa komik olucaktır.
Buarada fine dining benım takıntım felan oluyor heralde yemeği yerken biyandanda onu düşündüm '' nasıl olur acaba ki '' diye sonra güldüm :) olmaz kalsın oyle çiya :)

16 Aralık 2010 Perşembe

Bilgi Dolu Bir Yazı!!!

Neyin bilgisi soyleyeyim hemen . Yılda 500 lira alan karşılığında 4 kitap veren açıkogretim fakültesinin ve askeriyenin ortak olduğunu düşündüğüm bilgelerin yer aldığı bir yazı .
Biraz okuyup ,bikaç kadeh bişeyler içtikten sonra yazmak gerek birazda.Bugün bu yazıyı sakinleştikten sonra yazmasam heralde yarın işyerimden yada evimden onceden olduğu gibi gelip alırlardı benı polisler.
Açıkogretim saçmalığında bende varım .Sırf bu askerlik için.Hani biliyorsunuz ya 4 yıllık bir aşçılık bolumu yok ozel ''PARALI ''olmayan .Ozellerin burslularında da donen dolapların haddi hesabı yok!!!

Bugün de onun kayıt yenileme muhabbettleri için uğraştım .Sırada beklerken o sadece kadınların çalıştığı resmen kısır kokan,altın günü havası yayan o büro da sıra beklerken bu askeriyeyle ,Açıkogretimin ortak olduklarını felan düşündüm.
Bir halt ogretmekte olmayan açıkogretim fakultesinin ''halkla ilişkiler'' bolumu bile var!!! o ne lan evde oturup halkla ilişkiler mi ogreniyorsunuz!!! Genel kültür diyipte bitarafımla güldürmeyin.
Neyse kaydımı yeniledim 500 liralık kitaplarımı aldım ikide sınava gireceğim bikaç ay sonra odediğim o harc parası ismindeki paranın karşılığını boylece alıcakmışım!!!
Deli oluyorum bu sisteme...

12 Aralık 2010 Pazar

Noma ...

Noma .
Bilenler bilmeyenelere anlatsın ,hakediyor adamlar sonuna kadar .
Danımarka da kendi halinde bir restoran olarak açılıyor 2003 te sanırım .
küçük ,şık ,kendine has , bi ambiyansı var.Adam ilk açtığında üzerine bahisler açılmış ne zaman kapatır diye.Acaba Türkiye dede oluyor mudur ?? boyle bahisler diye düşündüm ilk duyduğumda.
Neyse,adamın çizgisi ''yerellik'' kendine has çok güzel bir tarzı var .

O yerelliği tabaklarında goruyorsunuz farklı bi çizgi ama yadırganıcak bi tarz değil kesinlikle. Onyarginizi yenip oyle dinleyip , incelemek gerek.
Şu son yazdığım yazıda olduğu gibi tedarik sıkıntısını sonsuz ormanlardan çozmuş .Kitabında bisürü adam ormanlardan birşeyler topluyor 30 sayfada bir fotograflarla gostermiş bunu.
Kendine has  bir ambiyans demiştim ya aşçılar vs. servis e giriyor masada bitiriyor yemeği.bu cok fazla yok dunyada .
Adamın çizgisini çok güzel ozetlicek bikaç nokta var sanırım .Thomas Keller ,Ferran Adria ile ve bunun gibi bikac saygideger isim dahavar ,çalışmış iki isim uç çizgilerdeki bakış açısına sahip isimler ikisiyle çalışıp birde kendi çizgisini yaratması yerellik vs.
Pokerde flush royal i elinde tutması gibi bişe bunların hepsinin biraraya gelmesi.
Şu detayıda belirtmem lazım 40-50 kişilik bir restoranda 30 aşçı çalışıyor Bu mukemmeliyet demek.Bi sorsanıza kendinize varmı 50 kişilik restoranda 30 aşçının çalıştığı bir restoran varmi bu ülkede .

11 Aralık 2010 Cumartesi

Tedarikçi Ve Bir Restoran Hayalleri...

''Noma ''gibi restoran olur muu olmaz mııı .Heryerden!! bakın güzel isimlerle çalışmış dostlarım bunlar heryerden,Kanada da Avusturalya da bilmem nerden.
Hepsiyle aynı muabbeti ediyoruz.Şoyle bi konseptte olur fine dining ,ama turk dokunuşları vs. belki şunu yapabilirsin monude felan.
Yok abicim hiç hayal kurmayın kurmayalım bu tedarikçi sistemi oldukça afedersiniz de ''nah'' çıkar oyle noma gibi bi restoran Türkiye'den.
Nasıl ama yirmibir yaşında işimle ilgili ne umutluyum dimi.
Oyle lan işte!!! tedarikçi benı arayıp ''abi hava kotu ondan geç kaldı''
'' abi mal boyle geldi biz napalım'' bunları soyleyip bide hergün farklı bi kalite getiriyorsa .olmaaaz abicim oyle olmaz bu iş.
Cidden bazen sıkılıyorum, bi bulduğunu bidaha bulamıyorsun koca şehirde .
Ülkenin en büyükkk şehri lan burası nasıl olmazz!!!
Neyse iyi düşünüp hayal kurmak lazım bu fine dining restoranın hayalini kurarken bile!!!

5 Aralık 2010 Pazar

Daha İddalı Bişey Bekliyordukk...

Türkiye'de denemen moleküler gastronomi gibi abicim ''av mevsimi'' gittim mahşer yeriydi resmen, boyle filmlere biraz zaman sonra gitmek daha sıkıntısız oluyor sanırım.
Bizim dille anlatırsam bayatlamış Türkiye'de becerilemeyen moleküler gastronomi denemeleri gibi olmuş film.Şener Şen ,Çetin Tekindor saygı duyulacak kadar güzel oynamışlar ,hatta Şener Şen i izlerken vucüt dilinden gülümsemesinden çocukken izlediğim ''Neşeli hayat'' felan çakıyor gozumun onunde tabi o zaman ailenizle geçirdiğiniz vakitler güzel zamanlar :)
Kısaca emeğe saygı duyulup ,içindeki isimlere saygı duyulup ''yaniiii''denen bir film.Zaten katilde ortalarda belli nerdeyse.
Bidee şu sinemada mısır yemeğii yasaaklayınn lann !!! Çatır,çutur ,katur !!
film boyu (ikibuçuk saat buarada o film boyu) bitmezmi o mısır lan!!neyse

Son olarak adını hatırlamadığım bi dostum bahsettmıştı, çakma yeni yıl zamanı yani ''chirstmas'' zamanı starbucks ın sattığı ''tuffe nut'' filmden daha çok keyif veren bi yaramazlık gibi :)deneyin mutlaka ...

1 Aralık 2010 Çarşamba

Ekip...

Hardcore servislerden bahsediyorum .Elimdeki yanıklara gülerek bakıyorum
.
Ne haltsa, manyakçılık oynuyoruz mutfakta, ama duygusalız abicim bütün ekip bütün restoran ,oteller hepsi oyle abicim .Türk insanının alayı duygusal.
Günde 15 saatini beeraber geçirdiğin adamlar ailen oluyor.Onların yaşadıkları durumları her haltını biliyorsun birbirinin ,Kimse oraya sosyalleşmeye gelmiyor ama o adamları gorduğun kadar kimseyi de gormuyorsun hayatında .
Ve doğal olarak o ekipten biri grip olduğunda dahi ,bütün enerjisi düşüyor o ekibin ailenden biri hasta oluyor.
Ekipten birini izne yolladık .Umarım hemen eskisi gibi geri doner...